Sayfalar

29 Aralık 2019 Pazar

**19

2019 geride kalırken hayatımda gerçekten önemli adımlar attığımı görüyorum. 2019 benim için cesaret demek... hedefe yürümek demek... kararsızlığın içinden çıkıp kendime bir ışık yakmam demek. evet, daha da yolum var... ama güçlüyüm ve inanıyorum.

ilahi düzen içinde, hepimiz kendi rollerimizi buluyoruz. her şey zamanlamaya uygun gerçekleşiyor. inanmak ve akışa bırakmak gerek...

2019'da seslendirme eğitimi almaya başladığım için çok mutluyum. birkaç ay daha sürecek bu eğitimde stüdyodaki çalışmalarımız/provalarımız devam edecek. sınıf biraz kalabalık olduğu için bireysel olarak çok sınırlı bir süre prova yapabiliyoruz ancak bu iş yeteneğe dayanıyor, o belli.

2020 hedeflerime gelecek olursam;

- twitter hesabımı aktif tutmak ve beğenilen paylaşımlar yapmak
- doğum haritası analizleri yapmak
- soru astrolojisi eğitimi almak, seminerleri/atölyeleri takip etmek
- işe başlamak
- akışta kalmak ve güzel anları yakalamak
- 💕


herkese mutlu seneler!!!

1 Aralık 2019 Pazar

aralık oluvermiş


ta daaa!

bu fotoğraf son tatilimden. ailemle kısa bir christmas kaçamağı yaptım. her yer yine ışıl ışıl, en güzel vakitler bence... hediye dükkanlarında küçük büyük sürüsüne bereket tatlış eşya var. hepsini alasım vardı ama etiketi görünce içim burkuldu içim 😅

seslendirme kursu bu ay başlıyor, ara verdik 5 haftalık diksiyon dersleri sonrası. astroloji ileri seviye derslerim ise kaldığı yerden devam... kendimi bu alanda ilerletmek isteyeceğim ve öğrendiklerimi bu denli seveceğim aklıma gelmezdi. bana manevi güç oldu aslında, çok ilginç gerçekten. hayat çizgisinde bir olay/durum başka bir olaya/duruma nasıl yer açıyorsa, işi bırakmak da benim önüme bambaşka bir yol çizdi. meslek olarak demiyorum bunu. bu değil... sanki çok yakın ve çok değerli bir arkadaş kazandım. ❤

benden böyle. esas mühim bir sorum var sizlere...

nasıldı, black miydi fridayiniz? jfhjfdgj

22 Ekim 2019 Salı

AES #8

ağaç ev sohbetlerine düzenli katılamadım maalesef ama keyifle yazabileceğim bir konuyla devam ediyorum! bu haftaki konumuz: ölmeden önce yapılacak listende neler var? ya da sadece 1 yıl ömrün kaldığını söyleseler ölmeden önce neler yapardın?

aslında böyle bir liste yapmak hep aklımda oldu ama ben her şeyi canım isterse veya hazır olursam yaptığım için liste biraz işin fantezisi olacak. beni gazlamaz yani bu mesele.

ama neler istiyorum, bunu biraz açabilirim;
- dublaj yapmak... stüdyoya girmek ve bu deneyimi işe dönüştürmek istiyorum.
- gitmediğim ülkeler çok ilgimi çekiyor. gerçekten görebildiğimin en fazlasını görmek istiyorum bu dünyada.
- sevdiğim insanla yaşlanmak... huzurlu ve güvende hissettiğim kollarda olmak
- annelik hissini yaşamak... kendimi hayal edemiyorum şu an ama çok duygusal ve özel bir bağ bence.
- annem için onu ilerki yaşlarında da mutlu edecek bir hayat yaratmayı diliyorum. gerçekten en çok bunu istiyorum. onun iyi, sağlıklı, keyifli olması benim için çok değerli.
- yurt dışında yaşamak nasıl bir his, aslında bunu görmek ilginç olabilir. mesela 2-3 ay... iyi mi gelir, yoksa nefret mi ederim bilmiyorum.
- dövme yaptırabilirim belki. bir tane var ama çok ufak.

ve kısa bir zamanım kaldıysa benim için gerçekten önemli olan kişilere duygularımı ifade ederdim. vedalaşırdım.

biraz dramatik bitti ehehe neyse, bu konu haricinde diyecek birkaç şeyim daha var.

diksiyon derslerim bitti, katılım belgemi aldım! seslendirme sanırım aralık'ta başlayacak. akıştayım yani kısaca. 😙

30 Eylül 2019 Pazartesi

AES #5 | benim mutluluk listem

ağaç evin yeni konusunu çok sevdim!

"hayatınızda sevdiğiniz ve şükrettiğiniz şeyler, sizi gün içerisinde mutlu eden küçük detaylar nelerdir?"

o kadar çok detay var ki, ilk aklıma gelenleri sıralayayım.

- çiçeklerimle konuşmak... anneannem de çiçekleriyle konuşurdu. bunu neden yaptığını sanırım artık biliyorum.
- türk kahvesi içmek... her gün mutlaka içiyorum. tek bağımlılığım galiba.
- güne nefis bir kahvaltı ile başlamak... bal, kaymak, acuka, peynir, sucuk of of offf
- annemi mıncırmak... ev hali öyle tontiş kiii
- ailemle film/yarışma/dizi izlemek... onların bana böyle yakın olması büyük bir hediye. salonu ortak kullandığımız zamanlar da çok keyifli!
- telefonda oyun oynamak... stres atmaya yardımcı olduğu kesin. oyun oynamayan insanları ilginç buluyorum hatta :)))
- astroloji ile ilgili yeni bilgiler edinmek, haritamı incelemek... 2018'de başladığım kurs ile beraber astroloji benim için bir burçtan çok daha öte anlam kazandı.
- twitterda paylaşım yaparak birilerine fikir vermek, yardım etmek... gerçekten bunu önemsiyorum ve geri dönüşler beni çok mutlu ediyor. birine el uzatmış gibi hissediyorum.
- müzik dinlemek... metroda, banyoda, dışarda, her yerde müzik olabilir. dün akşam arnavutköy'de any'e gittik. pazar günü bengü sahne alıyor ve bence çok başarılı. dünden beri şu şarkıya takılı kaldım onun yüzünden --> jabbar / cesaretsizce olmuyor
- seyahat etmek, şirin bir yer/mekan/sokak görmek... keşfetmek müthiş, değil mi?
- yazmak... blogda, sosyal medyada bazen.
- yazın sahilde taş toplamak, deniz kabuğu bulmak...
- sokak kedileriyle arkadaş olmak...
- alışveriş yapmak... bunu sevmeyen kadın yoktur bence. özellikle indirimi yakalamışsam, nasıl mutluyum!!!
- bulutlar... evet, bulutlar... ve gökyüzünün rengi... balkonda oturup bazen sadece izliyorum.

23 Eylül 2019 Pazartesi

AES #4

zor bir hafta sonu oldu benim için. biraz sinir bozukluğu, biraz hayal kırıklığı, biraz gözyaşı filan. insan ne kadar "daha da kimse incitemez beni" diye düşünse de o iş öyle olmuyor maalesef.

neyse, gelelim ağaç evin yeni konusuna;

Özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz? Özgürlük sizin için ne anlam ifade ediyor? Size göre özgür olmanın sınırı nedir?

özgürlük bence kendi arzularını gerçekleştirmek için seçtiğin yola koyulmak, yolda ise hiçbir soyut/somut engelin bulunmaması demek :) bence gerçekten çok, hayal gibi.

uyumlu olmak istediğimiz ya da zorunda bırakıldığımız bir toplum/aile/mahalle/inanç vs. vs. pek çok bağlam var. sorumluluklar var. kendi biricik hayatımızı tamamen kendi kurallarımızla mı çiziyoruz? hayır. yalnız kalmaktan korkuyoruz, eleştirilmek istemiyoruz ya da belki başımıza kötü bir şey gelme riskine karşı yapmak istediklerimizi rafa kaldırıyoruz. özgürlük için bir sınır olmamalı... özgürlük, gökyüzü gibi olmalı...

mesela bir kadınsanız, "kadın" olarak özgür yaşadığınızı düşünüyor musunuz? üstelik "özgür kadın" olmanın bu ülkede tamamen kabul görebileceğine inanıyor musunuz? 

erkek ve kadın eşit mi sorusu geliyor bir de akla... sizce eşit yaşayabilir miyiz? soruyorum sadece.

cumartesi akşamı benden 8 yaş büyükçe bir şahıs bana kadınların "fazla özgürleştiğinden" bahsediyordu, kadın gibi kadın bulmanın zorlaştığını anlatırken. söylesenize nereye kadar özgür olmalıyız kabul görmek ve saygı kazanmak için? ne giymeliyiz, ne konuşmalıyız, ne yaşamalıyız mesela?

ve fazla özgürleştiyseniz eğer, çok dikkat edin... çünkü birileri bundan gerçekten rahatsızlık duyuyor.

20 Eylül 2019 Cuma

AES #3

ağaç evin bu haftaki konusu: yaşadığınız şehrin sevdiğiniz ve sizi oraya bağlayan özellikleri nelerdir? şehrinizde gitmeyi tercih ettiğiniz yerleri, meşhur yemekleri ve bir gün uğrarsak bize önerebileceğiniz aktiviteleri tanıtır mısınız?

33 yıllık yaşamım boyunca tek bir yerde yaşadım: i s t a n b u l

yaşadığım yerin çilesini de, cümbüşünü de seviyorum. belki hareketli bir şehir olduğu için, belki görülecek çok şey olduğu için, belki de alıştığım için...  hayat gerçekten akıyor burada. akışın içinde olmak da insana çoğu şeyi unutturuyor.

açıkçası hayatım avrupa yakasında geçiyor ve en sevdiğim yerler de bu tarafta tabii 😇 yeni mekanlar keşfetmeyi, yemeyi içmeyi, kahve keyfi yapmayı seviyorum. manzaram da varsa, missss...

istanbul, aslında herkesin bildiği istanbul.
heyecanı, bolca vakti ve nakdi olanlar için güzel yer 😁

10 Eylül 2019 Salı

döngüyü kırmak

hayatın içinde bir ritm olmalı... nefes almak ve vermek gibi, çalışmak ve dinlenmek gibi. akışta mısınız yoksa bir çıkmazda mı? döngüyü üzerinde çalışarak kırabiliriz.

ben kendim hakkında bu konuyu düşünmeye ve aksiyon belirlemeye çalışacağım. dileyen kendi koşulları için aynı uygulamayı yapabilir.

o zaman durumu fark etmekle başlıyoruz;

içinde bulunduğun durumu tanımla. (düşünceler/inançlar, fiziksel ve zihinsel koşullar)
işsizim, zamanımın çoğu evde geçiyor.
hareketsiz ve tembel hissediyorum.
çok fazla arkadaşım yok. insanlardan fazla incelik bekliyorum belki?
arkadaşlarımın farklı öncelikleri var.
gelecek kaygım var. kocaman bir bilinmezlik bulutunun içine girmiş gibiyim.
hayattan keyif almıyorum, sadece kendimi oyalıyorum.

bu durumu değiştirecek tercihler neler olurdu? neler değişse hayatın daha iyi olurdu?
yeni insanlar tanımak ve grup aktivitelerine katılmak.
güvenli bölgeden çıkmak.
anı yaşamak, an'da olmak.
bir işe ya da kursa/eğitime başlamak.
hobilerimi geliştirmek ya da en azından kullanmak.
evden çıkmak, yürüyüş yapmak. metroya çok da uzak değilim!
belki daha sonra bir araba almak. bütçemi düşünmem gerekiyor tabii.

peki kendinde değişimi başlatırsan ödülün ne olacaktır?
görünür olacağım.
fiziksel olarak aktif bir yaşama geçeceğim.
becerilerimi kullanacağım.
çevreme daha çok insan alacağım.
kendi seçimlerimi yaşamaya başlayacağım. çünkü bu hayatın içinde gözlemci değil, lider olmak istiyorum artık.

ilk olarak ne yapabilirsin, yani en basit adım ne olur başlaman için? (eylem planını yaz.)
yeni bir kursa yazılacağım. başlayınca size haber edeceğim, söz.
astrolojiye devam edeceğim.
metroya kadar yürüyeceğim mutlaka haftanın 1 günü. taksimetre ücretine gelen zamdan sonra bu kararım çok yerinde oldu :)

- neye ihtiyacın var?
karar vermek, adım atmak. yani başlamak!
- gerekli olur ise, kimden destek alabilirsin?
takipçilerimden, blogumdan :)))
- ne zaman çalışmaya başlıyorsun?
zihinsel olarak hemen şimdi, fiziksel olarak da 16 eylül.

*

yaşam boyu bir döngü bitse başka bir döngü oluşacaktır elbette. bilinçli olarak, güvenli alanımızdan çıkıp varlığımızı ispat etmeliyiz. bir ot gibi yerimizde bekledikçe döngü hep aynı kalacak. aynı insanlar, aynı olaylar, bugünün aynısı ya da çok benzeri bir gelecek........

karar verememek ve oturup bir mucize beklemek aslında geçen gün blogda bahsettiğim pasif dişil enerji ile ilgili. küçük ama faydalı kararlar ile başlayabiliriz. bir süre sonra yeni döngüye alışacak ve bunu kendiliğinden, doğal bir şekilde yapacağız.

hadi başlayalım.

4 Eylül 2019 Çarşamba

ağaç ev sohbetleri #1

Etkinliğin adı: "Ağaç Ev Sohbetleri"
İlk kimden okudum: Deeptone
Hedef: En azından haftanın 1 günü, geniş katılımlı olarak, ortak bir konu üzerine konuşmak.
Yaratıcıları için de buyrunuz birer link:
Böylece her hafta yeni bir konu/soru üzerine düşünüp yazılar yazacağız. Bu konular, herkesin üzerine birkaç kelam edebileceği, gündelik hayattan meseleler olacağı için acayip mutluyum :) Çok güzel bir düşünce gerçekten... ve dileyen herkes bu konu üzerinde kendi blogunda yazısını paylaşabilir. Siz de katılın, çoğalalım!

Soru #1: Televizyon izliyor musunuz? İzliyorsanız veya izlemiyorsanız sebebi nedir?

2 senedir aktif bir düzenim olmadığı için (bkz: işsizlik) televizyon günlük vakit öldürme araçlarımdan biri haline geldi. Gün içinde digitürk kanallarındaki yabancı filmlere veya türk filmlerine göz gezdiriyorum. İmdb sayfasında yorumlarını/puanlarını beğendiğim ve seveceğimi düşündüğüm filmleri mutlaka izliyorum. Mesela Kindergarten Cop, American Beauty ve My One and Only son izlediklerimden...

Kışın izlediğim diziler de var. Kuzgun gibi...
Netflix açıp laptoptan izlediklerim de... ama bunu dahil edemiyorum televizyon konusuna :)

Bizimkiler çalışıyorken evde ses olmasını istiyorum, bu da duygusal sebeplerinden. Youtube açık değilse televizyonun sesi açık kalıyor. İzlemek veya izlememek de o sıra çok mühim değil. Şu anda da televizyon açık. 

Bir süre önceleri her gün TLC izlerdim. En çok kayıp hikayelerini takip etmek hoşuma gidiyordu. Kayıp vakalarındaki gerçek olayları, kişileri anlatan bir programdı. Bu tarz gizemli konular her zaman ilgimi çekiyor. Hatta tahmin edersiniz ki filmlerin içinde de bu tür gizemi veya gerilimi seviyorum.

Belki yalnızlık çoğaltıyordur televizyona olan ihtiyacı. Mesela babaannem İzmir'de yaşıyordu tek başına ve inatla İstanbul'a yerleşmemişti hayattayken. Eskiler bağımlısıdır genelde televizyonun, o da izlerdi çok. Ekrandaki Esra Erol'a el sallamışlığı bile var, televizyondakiler artık hayatının bir parçası olmuştu belki de. Nur içinde yatsın...

3 Eylül 2019 Salı

eril enerji & dişil enerji

geçen ay eril ve dişil enerji ile ilgili bir atölyeye katıldım, benim için çok besleyici ve keyifli bir gündü. bir süredir kafamı meşgul eden sorulara yanıt buldum. kendimle ilgili daha çok fikrim oldu. aslında en sağlıklı durumda bu enerjilerin homojen bir bütün halinde, dengede olması gerekiyor. aşırılıklar doğrudan hayatımıza etki ediyor.

örneğin; "harekete geçmek" eril enerjiyi açığa çıkarıyorken bunun fazlası yani aşırısı gerginliğe ve strese neden oluyor. sürekli aklınızdan birtakım işler, sorumluluklar mı geçiyor? bir şeyler kaçırmamak için durmaksızın koşuşturuyor musunuz? her şeyi aynı anda idare etmeye, başarmaya mı çalışıyorsunuz?

o zaman fazlasıyla eril enerji çalıştırıyorsunuz ve biraz ara vermeye, dinlenmeye, meditasyon yapmaya, yumuşamaya ihtiyacınız var.

veya örneğin; dinginlik, sakinlik, iç gözlem yaparak dişil enerjiyi açığa çıkarıyorken bunun fazlası size kendinizi depresyonda hissettirebilir. aşırıya kaçtıkça kurban psikolojisine girebilirsiniz. bu yüzden belki hayatınızda pek çok işi erteler, eylemden kaçmaya başlarsınız. (aaah ah...)

o zaman da dişil enerjiyi abartıp pasif hale geçtiniz demektir. güvenli bölgeden çıkmaya çalışın, bilinçli olarak risk alın. bir süre sonra zaten bu yeni alan da sizin güven bölgenize dahil olacak çünkü alışacaksınız. benim anadolu yakasına alıştığım gibi :p

başka ne iyi gelir? yürüyüş, düzenli olarak hareketli bir spor yapmak, ev işlerine hatta temizliğe girişmek... bomboş durmak yok yani, sakin/dingin fakat aktif olmak gerekiyor.

hangi tarafa aşırı yüklendiyseniz bunu fark edin ve çalışmaya başlayın. dengeye gelene kadar sürdürmeniz önemli. her an bu enerjiler arasında kayma olsa bile durum sonrasında merkeze geri gelmeyi hatırlamalıyız yoksa bir sonraki olay yine oradan ve o yönde devam eder.

mesela baskın eril enerji kullanan bir patronunuz olabilir ve bir olay karşısında onu kışkırtmamak için bir miktar geri durabilirsiniz. ancak siz bunun sınırını ayarlamazsanız onun daha fazla yüklenmesini sağlarsınız çünkü herkes müsait bulduğu alana yerleşir... ;) ilişkileriniz üzerinden de düşünün, anlayacaksınız.

26 Ağustos 2019 Pazartesi

59

dün hayatımın en eğlendiğim, güldüğüm, muhabbete doyamadığım günlerinden biriydi şüphesiz. benden birkaç güncük arayla doğum günü olan çok yakın bir dostuma sürpriz yapmak için toplandık. kadıköy'deki viktor levi'deydik. ne güzel bir bahçesi varmış. benim yolum karşı tarafa pek düşmediğinden oradaki mekanlar konusunda neredeyse hiçbir bilgim yok.

peynir çeşitleri ve bar tabağının yanına 59 numaralı kırmızı şarabı seçtik. gecenin sonunda kaç kadehi buldum bilmiyorum ama şarabın tadı iyiydi.

gülerken ağladım, ağlarken güldüm arada. duygularım taşıvermişse demek... her zaman içmek de gelmez içimden ama dün içmek için güzel bir gündü. koala misali birbirimize sarıldık bol bol.

25 Temmuz 2019 Perşembe

bozcaada

senelerdir gitmeyi arzu ettiğim yeri bu kadar seveceğimi bilmiyordum. sokaklarını, cafelerini, sevimli butik otellerini, boyalı duvarlarını, dondurmacısını... hepsini ayrı sevdim. ve pek tabii güzel öneriler vereceğim size ♡

ben 4 gece olarak tatilimi planladım ve bence çok kıvamındaydı. gidiş-dönüş yollarda epey vakit geçtiği için biraz dinlenmeli süre de istedim açıkçası. yoksa 2 veya 3 gece de kalabilirdik.

bozcaada ile ilgili aslında benim kafamdaki tek soru işareti denizdi?! 🤨 acaba yüzebilecek miyim, aşırı soğuk mudur, giremezsem ne yaparım gibi gibi düşünceler...

biz merkezde ufak bir tur attıktan sonra önce akvaryum koyunu görmeye gittik. şemsiyesini, sandalyesini, yiyeceğini alan gelmiş. kalabalıktı ama midyecinin dediğine göre bu hiçbir şeymiş.

yanımızda örtü, havlu vardı; ancak en önemli şeyi unutmuşuz ↣ bkz. SU

zaten bu koyda uzun kalamayacağımız belliyken (şemsiye yok, şezlong yok, suyumuz da yok) hızlıca denizi değerlendirelim dedik. bir süre ayaklarımı suya sokarak kendimi alıştırdım ve gözümü karartıp attım kendimi. soğuktu, yalan yok ama yüzülemeyecek kadar da değil. iyi ki gelmişiz diye düşündüm.

alternatif başka koyları da görmek isteyebilirsiniz, gerçekten güzeller ama konforlu değil. bi de benim gibi beyaz tenliyseniz aşırı dikkat etmeniz ve kendinizi korumaya almanız gerekiyor. sürekli sürün Allah sürün.

Ayrıca biz Ayazma Plajı'na ve Sulubahçe Plajı'na gittik. Deniz yine soğuk, özellikle Sulubahçe biraz zorladı beni ama buralarda daha rahat ettik açıkçası. Habbele de notumuzda vardı ama rezervasyonsuz olduğumuz için giremedik, rezervasyon isteneceği hiç aklıma gelmemişti benim.

Genel olarak deniz deneyimimiz bunlar. Yeme-içme meselelerine gelirsek eğer;

  • E'la Pizza'da pizzalarımızı yedik 🍕
  • Akşam yemeğimiz için rezervasyon yapmıştık 3 güne. Hepsi de birbirine yakın, aynı yerde bulunuyor ama olsundu çünkü tercihlerimiz güzeldi 😄 Nevreste, Battı Balık ve Bade-i Aşk'ta yedik. Sanırım bunlardan ilk tercihim Nevreste olur. Giderseniz ada lokumunu denemeden dönmeyin.
  • Dondurma için adanın yenisi olan Nitsa's benim kişisel favorim. Ballı badem ve sütlüsü haricinde hiçbirini denemedim ancak her gün dondurmamı ben buradan aldım 🤭
  • Bo'boz sandviçleri gerçekten bir harika! 
  • Eski Kahve tam göbek bir yerde ve gelen geçene bakıp kahve içmek için ideal 😁
ve bir tatilin daha sonuna gelmişiz fark etmeden. ben genel olarak keyif aldım, kaldığımız oteli de beğendim. Yani sanırım bu tatile puanım: 8/10 😎

17 Haziran 2019 Pazartesi

d e n g e

benim için yeni bir oyalanma yöntemi olarak; tarot açılımı yapmak 😄

astrolojiye fal diyenlerin etkisidir belki, tarotumu odamın derinliklerinde bir yerden bulup çıkardım. muhtemelen ortaokul ya da lise zamanımdan kalma bu kartlar. bir zamanlar ne çok bakardım, üstelik hislerim de yoktur pek bu konularda...

nedense bu aralar seçtiğim kartlar gerçekten olanlarla uygun sembolikte denk geliyor. mesela bugün çektiğim 3 kart Ben - Biz - O özelinde çektiğim kartlardı. 


bu hafta çarşamba akşamı bale için yeni sınıf açılıyormuş, deneme dersine kayıt oldum ama gitmek çok zor geliyor çünkü ders 20:00'da. baleye karşı özel bir ilgim yok ancak duruşumu düzeltmek ve fiziksel anlamda etkisini görmek için aklımdaydı. amma velakin ayaklarımın zarar görmesini hiç ama hiç istemiyorum. galiba farklı bir alternatife yönelmeliyim hihi

öneriniz varsa benimle paylaşın lütfen 😚

23 Mayıs 2019 Perşembe

kısa

blogda paylaşacak özel bir şey bulamıyorum epeydir. günlük hayat işte, sıradan olaylar var... çalışmayalı neredeyse 2 sene olacak, az değil. sabır istiyor bazen.

bu yazı da böyle kısa olsun. boş boş uzatmak istemiyorum.
bir şarkı bırakayım sizlere 🤟


15 Nisan 2019 Pazartesi

kedicikler, uzay ve falcı

geçen hafta 2 gün yakın bir arkadaşımda kaldım. bana da değişiklik oldu. eşi iş seyahatinde olduğu için fırsatı değerlendirdik o, ben ve uzay 😏

uzay çok tatlı bir çocuk. paylaşmayı pek sevmiyor ama odasında yatmama izin verdi eheheh.. hatta 2 gün kalmak konusunda emin değildim ama öyle istedi ki, kaç kez sordu kalıp kalmayacağımı.

ve okula gitmeden aramızda kısa bir diyalog oldu şöyle;

ben : okuldan ne zaman gelicen eve?
uzay : ikinci yemekten sonra
ben : yani saat kaçta?
uzay : sen beni mi görmek istiyorsun hemen?
ben : evet, ondan soruyorum...
uzay : hiç şaşırtıcı değilsin

çok alem yaa 🤣🤣🤣

peki biz ne yaptık?

avm turladık bol bol. kapalı ve yağmurlu hava açık alanda bir şey yapmamıza engel oldu maalesef. dolandık, yemek yedik, kahve içtik filan. akşam da dizi ve film izledik. özellikle film çok keyifliydi. imdb puanı yüksek değil ama tam böyle karanlıkta, arkadaşlarla izlenecek film açıkçası. linki şuraya bırakıyorum ➼ the silence

bu arada arkadaşımın kedisi doğurmuştu, onları da görmüş oldum evinde 😍 o kadar minikler ki... elleri, ayakları tam yemelik!



ayrıca cuma günü kadıköy'de bir falcıya gittik. bana söyledikleri sıra dışı sayılmaz ama arkadaşıma baya kritik yorumları olmuş, hayırlısı bakalım blog...


7 Nisan 2019 Pazar

pijamalı pazar

bir süredir yazmak içimden gelmedi, hatta şu an bile yazmakta zorlanıyorum. sanırım kendimi dinlemek zor geliyor, dinlemek istemiyorum. onun yerine yine neler yaptığımdan bahsedeceğim.
dersler devam ediyor. yeni şeyler öğrendikçe araştırıyorum, okuyorum, twitterdan paylaşıyorum. güzel bir şekilde kendimi buna adapte ettim. böylece zihnimdeki gerginliği, sıkıntıyı aşabiliyorum. gerçekten bir çıkış bulmuş gibiyim... biriken enerjimi oraya akıtıyorum. sizin de mutlaka kendi yöntemleriniz vardır 🙂 bana bu konuda yazarsanız belki benim de zamanla ilgilenebileceğim bir mesele ya da uğraş çıkabilir😍

sıcak su torbamla geçen, azıcık ağrılı ama bol dinlenmeli bir gün oldu bugün. aslında planım kız kıza bir akşamdı ama değerlendiremedim. hiç halim yok giyinip süslenmeye. dizimi izler, uzanır, arada oyun oynarım. laptop önümde zaten hep açık duruyor.

kahve fincanımı kapamıştım her zamanki gibi. zerre anlamasam da şekillere bakmak, anlamaya çalışmak hoşuma gidiyor. açayım bakalım...☕

7 Mart 2019 Perşembe

elektrikler gelsin artık

şu an elektriklerin gelmesini bekliyorum... bizimkiler evde ama ev çok sessiz. youtube'da dün akşam vloglarını izledim bir kızın. meditasyon ile ilgili, okuduğu kitaplar hakkında veya sehayatinden görüntüler paylaşmış örneğin. yattığımda da içimden kendi kameramı bulayım yarın ve ben de bişeyler çekeyim diye geçiyordu. tam olarak şu an aklıma geldi, yarın bakarım artık ya da haftaya 😇

bilemiyorum kendimi çekiyor olmak hoşuma gider mi veya bunu insanlara gerçekten izletebilir miyim 😄 zaten saçımı başımı düzeltmek vakitlerimi alır... sonra da insanlar ne düşünür, ne der diye kafamı takarım gibi geliyor. yine de evde yapabileceğim bir uğraş bu, bir denemeden bişey olmaz. en azından biraz kendi kendime gülerim belki...

şimdilik önemli planlarım yok önümüzdeki günler için. pubstory biletim var sadece😍 duydunuz mu hiç?

biz bir arkadaşımla etkinliklerini takip ediyorduk, şuraya link de bırakayım sizler için.
https://heypubstory.com/tr/events

düzenledikleri etkinlikler insanların eğlenmesi, sosyalleşmesi üzerine tamamen. pub story mobil uygulamasından gelen direktifleri mekandaki oyuncuların yerine getirmesi gerekiyor ve bu şekilde bir oyunla insanlar tanışmış oluyor filan. fikir bence çok güzel.. ama bakalım biz ne kadar memnun kalacağız ve benimseyeceğiz 😜

25 Şubat 2019 Pazartesi

varsa yoksa diziler

her zaman kaçtığım doğum günlerine bu sene koşa koşa gittim, bana bişeyler oldu galiba bilmediğim 😊 evde oturmaktansa biraz dans ederim diye düşündüm, iyi de oynadım açıkçası eheheh şimdi galiba yaza kadar kimsenin kutlaması yok, belki nisan'da olabilir gerçi.

yarın yine ders günüm. hafta içi başka hiçbir planım olmuyor gibi... gün içinde tv, telefonda oyun, netflix, türk kahvesi, youtube fln derken bakıyorum akşam olmuş. makyajmidedin kanalını biliyorsunuzdur belki. ben yeni denk geldim, ilgimi çeken de aslında videonun başlığı oldu 😁 "Büyük İfşa / Erkekleri Anlama Kılavuzu" >> işte bu da linki: https://youtu.be/hqn4FlbTWhA gayet net, açık bir dille konuştuğu için samimi ve eğlenceli buldum ben.

bugün "the umbrella academy"nin ilk bölümünü izledim. biraz çocuk işi olmuş ama şans verip sıradaki bölümüne göz atarım sanırım. bir arkadaşım da ısrarla "you" dizisine başlamamı söylüyordu, onun da ilk iki bölümünü izledim ve şahsi fikrim "grinin 50 tonu"na benzer, boş bi senaryo olduğu... sapığımsı, takıntılı bir adam var. güzel bir kıza ilgi duyuyor, onu takip ediyor, izliyor ve saçma oyunlarla hayatına dahil oluyor. dizi bu 🙈 devam edersem sadece kız ve çocuğu beğendiğim içindir.

bu arada yerli 2 diziyi ailecek kaçırmadan izliyoruz!!! "kuzgun" ve "kardeş çocukları" jfdkdfhdf biliyorum isimler aşırı arabesk ama izleyenler beni biraz olsun anlayacaktır... 😅

14 Şubat 2019 Perşembe

ah nerede, vah nerede

sevgililer gününüz kutlu olsun ey ahali.

geçen gün a star is born filmini izledik ailecek. filmdeki bazı şarkıları ard arda dinler oldum, özellikle şu üçünü; "always remember us this way", "shallow" ve "I'll never love again"

bir süredir sessizliğim üstümde. paylaşacak da pek bir şey yok... derslerim güzel geçiyor, geçen gün sınav olduk :)) tamamen sürprizdi. sınıf ortalamasına göre iyi bir not aldım ama eksik yazmışım biraz cevapları, daha detaylı olması lazımdı.

günüm artık twitter'da astroloji hakkında okuyup yazarak geçiyor. bu sayede ilgilenen diğer insanlarla konuşacak, gülecek şeyler bulabiliyorum. kimisiyle hatta benzeşen yönlerimiz var... kimi fikir almak için mesaj atıyor bazen. mesela benden küçükler genelde sevgilisinden filan bahsediyor, hatta fotoğraf bile attı bir tanesi yorum yapmam için :) hoşuma gidiyor bana danışmaları sanırım


2 Şubat 2019 Cumartesi

MİM var, koşuuuuunn!

Deeptone'cum beni mimlemiş ve ben ilk defa bir mim yapıyorum heyyyoooo!! :) çok teşekkür ederim.


Hangisini tercih edersin? Uçabilme yeteneğinin olmasını mı yoksa su altında da nefes alabilmeyi mi? Neden?

Su altında nefes alabilsem efsane olurdu (denizi çok seviyorum) ama uçmak daha çok işime yarar. O yüzden ben uçmayı seçiyorum :) Vizesiz uçabiliyoruz, di mi?

Hangisini tercih edersin? Sonsuza dek etrafının kitaplarla çevrili olmasını mı yoksa evcil hayvanlarla mı? Neden?

Böyle koooocaamaaaaaaan bahçeli, havuzlu bir evim olsun. Kedim, köpeğim, tavşancıklarım olsun. İnsan huzur dolmaz mı yaaa... Özel bir ilişki olduğuna inanıyorum ben.

Hangisini tercih edersin? Büyük ellere sahip olmayı mı yoksa büyük ayaklar mı? Neden?
Ayyyy, kendiminkileri asla değiştirmek istemezken bu soru biraz zor geldi :)) Ama büyük ellerim olsa sanırım çok dikkat çeker. O yüzden ayak diyeyim.

Hangisini tercih edersin? Geriye kalan hayatının tamamında çay içmeyi mi yoksa kahve içmeyi mi? Neden?

Kahveeee!! Sonuna kadar kahve... Çaysız yapabilirim çünkü hihi.

Hangisini tercih edersin? Pilav üstü kuru mu yoksa köfte patates mi? Neden?

Köfte patates forever! Köfteyi benim kadar seven var mı bilmiyorum ama köfte delisiyim. Öneri olarak köfteci yazabilirsiniz bana :))) Hatta daha dün gidebilseydim bi tanesini kafaya koymuştum. Filibe Köftecisi, belki duymuşsunuzdur...

Hangisini tercih edersin? Sınırsız döner mi yoksa sınırsız kokoreç mi? Neden?

Hmmmm... Her yerin dönerini sevmem ve bu nedenle de esas yerinde yemiyorsam döner sipariş etmem. Köfte söylerim :))) Ayrıca kokoreç konusuna gelirsek, kokoreç severim ama kokoreçsiz de dönersiz de yaşayabilirim. Evet, bugün bunu anladım sdjhsfjfs ama 1 soruyu pas geçme hakkım varsa bunda kullanmayayım. O yüzden kokoreç diyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.

Hangisini tercih edersin? Ölüm saatini bilmeyi mi yoksa nasıl öleceğini bilmeyi mi? (Ölüm tarihini ve ölüm şeklini değiştiremiyorsun.) Neden?

Bu konuda hiçbir şey bilmesek daha iyi, neden sağlığımızı durduk yere bozalım :))) O yüzden passsssss!!

Hangisini tercih edersin? 500 yıl gelecekte yaşamayı mı yoksa 500 yıl geçmişte yaşamayı mı? Neden?

Ama 500 yıl geçmiş için kaynaklar var, 500 yıl ilersi için de görmeliyiz ki karar verelim :) Geleceği daha çok merak ediyorum ben.

Hangisini tercih edersin? Her yıl yenilenen tek seferlik uluslararası bir uçuş bileti mi yoksa yurt içinde geçerli sınırsız uçak bileti mi? Neden?

Farklı kültürler, tatlar, bitkiler, manzaralar, insanlar... Bize en uzak yerlerde hayat nasıl, insanlar neyle vakit geçiriyor, neye inanıyor ve onların hayat görüşü hakkında bilgi sahibi olmak isterim. Bence dünya çok ilginç bir yer.

Hangisini tercih edersin? daha çok dinlemeyi mi daha çok konuşmayı mı? Neden?

Hmmm, aslında moduma bağlı bu. Konuşçak halim yoksa dinlerim, anlatacak çok şeyim varsa konuşurum.

*Bu yazımı okuyan, gören herkesi mimliyorum :))) 5, 9 veya 14 kişi... Yapanlar bana mutlaka haber versin!!

Veeee bu mim burada biter. Ben çok keyif aldım.

24 Ocak 2019 Perşembe

konfor alanım = yeşil kanepe

felaket şekilde bacaklarım ağrıyor. 3 gün evdeki kanepeye yapışık yaşadıktan sonra salı günü hem ders, hem gezme canıma okudu tabii. 2 gündür yürürken acı çekiyorum. ne hallere düştüm be blog.

twitter'da artık daha aktifim. genel olarak astroloji ile ilgili bilgiler, yorumlar, eğlenceli içerikler paylaşacağım. ilgilenenler varsa beklerim her daim ;) açıkçası en büyük uğraşım astroloji şu an. gezesim tozasım pek yok. müzik, dizi, film, blog derken vakit geçiyor. alışveriş için bile çıkmak işime gelmiyor.. hayret?!!

bu aralar ne kadar dramatik, iç karartan şarkı varsa dinledim sanırım. şu an ruhum bunu istiyor demek ki... ne gibi mesela derseniz;

https://youtu.be/1qe0oggdynw

dinleyemezseniz sorun değil, neşeli bişeyler de paylaşırım ben sonra :))
şimdilik böyle durumlar... jüpi'nin selamı varmış hepinize <3


14 Ocak 2019 Pazartesi

hep bu havalar yüzünden

son 2-3 gündür biraz tükenmiş, biraz keyifsiz hissediyordum. sanki dalgalar beni hep aynı yerde sürüklüyormuş ve ben akıntıdan kendimi çıkaramıyormuşum gibi... tam olarak bu his, bilirsiniz değil mi bu hissi? çok ama çok yorucu...

hava da kasvetliydi. gri gökyüzüne bakan drama queen'e dönüşebilir yani, hiç zor değil. ben de bir yaz çocuğu olarak aydınlık günleri seviyorum çünkü soğuk havada dışarı çıkmak işkence gibi.

kış havası böyle ne bileyim... uzan, filmini izle, battaniyene sarın, sıcak bir çorba iç, evinde takıl diyor. tamam, evi sevdiğim bir gerçek ama sürekliliğe dönünce miskin bir celibon oluyorum. zaten pek sosyal değilim :/

astroloji olmasa hayatımdaki boşluğu sanırım doldurmakta zorlanırdım. (film, dizi nereye kadar...) her gün araştırıyorum, okuyorum, harita bakıyorum ve kendimi daha aç hissediyorum :)) yine okuyorum, yazıyorum, paylaşıyorum... benim için çok değerli. o yüzden şükrediyorum bunu fark edip hayatıma dahil edebilmeme. şu an bile yazarken yüzüm gülümsüyor. beni iyileştiriyor, biliyorum. 

bu arada dizi demişken, true detective'in 2. sezonuna başladım sonunda. ilk olarak onu bitiririm yeni bir diziye başlamadan. polisiye gizem seviyorum, üstelik rachel mcadams'cığım da var. izlemem mi?

film önerim ise 2 tane! sinemaya gitmeyi düşünenler şampiyon'u bence kaçırmasın. "ama ben de miskinim celibon, hiç halim yok" diyenler için de farklı bir filmden bahsedeyim... 

nightcrawler : efendim bu filmde jake gyllenhaal oynuyor. soyadını yazmak saatlerimi aldı cidden ama adam için değer kjdfkjh filmin türü suç ve gerilim. bizim jake işsiz, yalnız ve bir yol arayışında. öyle hırslı ki, yapamayacağı şey yok... ve ilginç bir tesadüf sonucunda gece muhabirliği yapmaya heves ediyor. işte aksiyon, işte gözü dönmüş bir jake!

imdb puanı: 7,9. hiç de fena değil :)