Sayfalar

18 Aralık 2017 Pazartesi

2017 bitiyor yahu

kasım biraz çalkantılı geçti sözlük. gereksiz olduğu için hiç bahsetmeyeceğim. gelelim direkt aralık ayına... yeni yıla çok yakınız :) 2018 için to do list oluşturmam gerekiyor bence. önceden kalma to do'lar da eklenecek tabii. zaten öylece bekliyorlardı...

havalar iyice soğudu, bir de hasta oldum. bugün bol bol oyun oynadım telefonda. acaba biraz resim yapmayı mı denesem diye düşünüyorum arada ama oyun oynamak ve tv izlemek daha işime geliyor demek. pek de sevmiyorum galiba çizmeyi. nedense seramik yapma fikri ilginç geliyor. bunu da listeye alabilirim ben.

mailime burcumla ilgili bir e-posta gelmişti. orda şöyle bir bilgi yer alıyordu (artık ne kadar doğru bilinmez)

Your golden number is 6, your lucky number par excellence. Use the number 6 as often as you can: for example, when you set up an important meeting, insist on the 6th day of the month, or 6 o'clock in the afternoon; when you take a train, get in the 6th car. Use it whenever you play games etc.
If you have premonitory dreams - and you should! - 5 is your most auspicious number. It's also lucky for travel and in financial matters.
And 19, your number for happiness, can also be used to combat misfortune.
Use a combination of these three numbers as often as you can. Luck will do many things for you, and your intuition will do the rest.


bunları not alıyorum buraya :P yeni yılda bol bol kullanmam gerek bu sayıları *hihi*

1 Kasım 2017 Çarşamba

kasım'da aşk, aralık'ta düğün! (şaka şaka)


kendimi dizilere vermiş bulunmaktayım. son olarak black mirror'a başladım ve stranger things'in yeni sezonu da gelince hafta içi ev programım epey bir canlanmış oldu. görsel black mirror'ın 1. sezon 3. bölümüne ait. şu ana kadar konu olarak en çok ilgimi çeken bölüm bu. (ikinci sezonun son bölümünde kaldım.)

yerli dizilerden de "denk gelirsem izlerim" tadında baktığım iki tane var; çukur ve ufak tefek cinayetler. ufak tefek cinayetler biraz big little lies uyarlaması ama farklı ana karakterlerle hikayeyi yeni bir kalıba koymayı başarmışlar. çukur'un sadece birinci bölümünü izledim ve biraz "yav he he" diyerek bitmişti ama belki sonraki bölümlerde affedilebilir... şans verelim :)

dizi izlemek dışında, hala elimin altında şu kitap duruyor. bitmiş değil henüz ama çok az kaldı. düşünce şeklini değiştirmeye, yani kısaca iyi düşünmeye ve bilinçaltının gücünü kullanmaya yönelik bilgiler veren bir kitap. her gece kendi içimde uygulamaya çalışıyorum ve bana yardımı oluyor.

ben yeniden hatırladım ki; iyi düşünmeye, iyi hissetmeye mutlaka ihtiyacımız var. biz inandıkça hepsi gerçekleşecek. kalıplaşmış düşüncelerimiz, inançlarımız, korkularımız yüzünden yapabileceklerimizi imkansız hale getiriyoruz. deneyimlerimizi düşüncelerimiz yaratıyor ve alıştığımız düşünce biçimi yüzünden başarısız, zayıf, sevilmeyecek (gibi gibi) biri olduğumuz yargısına varıyoruz. neden bu senaryonun içinde sıkışalım ki?

mutluluk elbette gelir/gider ama yarattığımız kalıpları bulmalı ve hepsinden kurtulmalıyız. o zaman düşüncelerimiz güzelleşecek, yeni deneyimler elde edeceğiz.

5 Ekim 2017 Perşembe

boşluk

kimseyle, hiçbir şeyle uğraşmak istemiyorum. her şeye uzak olmak istiyorum bazen... çünkü kendimi hep bir sıkıntıya kenetlemeyi başarıyorum. olaylara takılıyor, içimden konuşuyor, tekrar tekrar sinirleniyorum. hayatım o hep istediğim çerçeveye geçene kadar da böyle olacak galiba. bilmiyorum tabi, belki çerçeve olsa bile yine aynı ben devam edeceğim.

keşke kendimi iyileştirmek ve güçsüzlüklerimden arındırmak için ufacık bir kararlılığım olsa... neden bulmak istiyorum sanırım, bir neden bekliyorum yapabilmek için. oysa neden "ben" olmalıyım. çünkü bu "benim hayatım". çıkamıyorum işte bu durumun içinden. garip bir acizlik...

sorunun en başında da tek başıma dışarı çıkmak istememem geliyor sanırım. bahaneler bularak kendimi güvenli bölgede (evde) tutuyorum. eğer özel bir sebep yani biriyle planım yoksa, evde vakit öldürüyorum. dışarıda kahve içmek yerine evde içiyorum mesela. -hep böyleydim ben.-

iki aydan fazla oldu işi bırakalı. kursa yazılmayı da kafamda biraz erteledim. kendimi boşluğa itiyorum galiba. tam anlamıyla; boşluk...

27 Eylül 2017 Çarşamba

bazı travmalar

yeni bir iş ortamına hazır hissetmiyorum. iş görüşmelerime giderken yaşadığım huzursuzluk bunun bir göstergesi gibi... yola çıktığı andan itibaren gideceği yere varana kadar bir insan tuvaletim mi var diye düşünüp kendini şekilden şekle sokar mı? sürekli bunu düşünmek nasıl bir saçmalık?

annem de gitmiş eczaneden bezler almış sağ olsun, sanki ben onu giyermişim ve işeye işeye gezinirmişim gibi. hee bir de altına kaçıranlar için pedler varmış, sağ olsun onu da almış bana. teyzemi örnek verdi. hem gülesim geliyor, hem de kadını nasıl bir hale sokmuşum diye şaşırıyorum.

şu an hem ilişki hem de iş istemediğim bir dönemdeyim. ilişki bakımından da karışık işler. eski sevgilimle görüşüyorum. onun gerçekten bir şansı hak ettiğinden eminim ama kalbim yeteri kadar ısınmıyor. keşke birine karşı güçlü bir tutku hissedebilsem, eskiden olduğu gibi.

içimden bir şey gelmiyor. zamanımı verimli kullanamıyorum...

12 Eylül 2017 Salı

selam eylül

gerçekten zorlu bir iş deneyimi yaşadım. bana kendimi zayıf ve yalnız hissettirmişlerdi. bununla mücadele etmek öyle iğrenç ve sinir bozucu ki... özellikle etrafa kulaklarını ve gözlerini kapayamayan hassas biri için düşünün, berbat! işsizlik bundan kat kat daha iyi... tabii ki istediğim şey bu değil, ama biraz sakin ve huzurlu zaman geçirmem gerekiyor.

malta tatili sonrası yine aynı uğraşlarla evde vakit öldürüyorum. hava aşırı sıcak ve yapışıp kalıyorum koltuğa. annem klima açmamı tembihliyor :))) pek sevmiyorum açıkçası, ihtiyaç duyarsam zaten arada bir açıyorum.

şimdilik bu kadar. yarın anadolu yakasına geçeceğim ve bir istanbullu olarak karşıyı bildiğim söylenemez. keşke birkaç öneri alsam... ya da biraz zomato ve instagram karıştırmam faydalı olur ;)

kendinize dikkat edin. hayat hep bir şeyleri alır, bu yüzden siz yeni bir yol bulmaya/yaratmaya çalışın. sevgiler <3


23 Ağustos 2017 Çarşamba

ev modu

işsizken evde geçen günleri keyifli hale getirmek oldukça zordur... (her gün için ilginç aktivitelere katılıp büyülü anlar yaşamıyorsanız) ben de kendime beni meşgul edecek uğraşlar bulmaya çalışıyorum.

- öncelikle her gün halime şükretmeyi biliyorum
- türk kahvemi yapıyorum, faladdin falıma bakıyor
- televizyon açık oluyor, TLC iyi ki var
- spotify kullanıyorum, bilmediğim ve sevebileceğim şarkılar arıyorum
- bazen balkona çıkıyorum ve biraz hava alıyorum
- telefonumda çok sevdiğim bir oyun var, gardenscapes
- instagram vazgeçilmezim
- arada linkedin ve kariyer.net üzerinden iş bakıyorum
- yemek yedikten sonra bulaşıkla ilgilenmezdim ama kendimi geliştirmeye başladım bu konuda
- yatağımı da toparlıyorum, pikemi katlıyorum
- ekşisözlük ve postcrossing gün içinde baktığım internet sayfaları
- dizi izliyorum (ALERT: yeni bir diziye başlamam lazım!!)

gerçekten bunları her gün yapmak çok eğlenceli değil ama sabretmem gerekiyor. her şey daha iyi olacak çünkü mutluluğumu geri kazanmak için ciddi bir karar aldım. 4,5 senedir çalıştığınız yerden ayrılmak hiç basit değil. yeni bir düzene ihtiyacım vardı, bu yüzden hepsini göze aldım. her nasip vaktine esirdir sözüne inanıyorum. olması gerektiği gibi olacak ... (bunu yazarken televizyondaki kadın "olması gerektiği gibiydi" dedi, nasıl ya eheh)

hayırlısı olsun, gerçekten dileğim bu.

*heeey, falım yorumlandı!

1 Ağustos 2017 Salı

ağustos böceği ben!

86 ağustos'unda doğdum ben. bu da beni aslan yapıyor sevgili günlük, yani lider bir aslan. nedense böyle bir özelliğim olduğundan çok emin değilim. yükselen ve ay burcumun bir oyunu olabilir bu işte.

doğum günüme epey az kaldı. yakın 2 arkadaşımla güzel bir plan peşindeydim ancak yine hüsranla sonuçlandı.

"az insan, çok huzur" felsefesi okay ama buna yalnızlığı da katmışlar mıydı acaba?

neyse. gel gelelim yapılan organizasyona göre; ailem ve bazı yakın akrabalarımla Kıbrıs'ta olacağım. Kıbrıs seçimimiz sıradan olabilir (her sene gidiyoruz) fakat bu kez doğum günüm için gidiyoruz! o yüzden iyi hissediyorum bu planla ilgili. hayırlısı... gülelim, eğlenelim inşallah. aşk da para da benim olsun :) sonuçta doğum günü kızıyım! hehe

24 Temmuz 2017 Pazartesi

hazırım artık!

her şeyin katlanamadığım bir noktaya gelmesini beklemiştim. artık iyi olan tek bir gerçek bile beni alıkoyamadığında kararım netti. 14 temmuzda (cuma) istifamı verdim. ihbar süremi ve ekipteki kişilerin (iki kişi! + sorumlum) bu süre içindeki samimiyetsizliklerini düşünürken olaylar mucizevi bir şekilde o kadar rahat gelişti ki... hiçbiriyle muhattap olmak zorunda kalmadım, allahım nasıl bir şans bu?

ayrıca ihbar süremi bile doldurmam şart koşulmadı, sadece 3 güncük daha işe gittim. hatta 3 gün bile değildi tam olarak. pazartesi vedalara başladım, sevdiğim kişileri ziyaret ettim. salı günü gökyüzü parçalandı resmen, sel aldı götürdü ve bizim binayı su basmıştı :) ofise hiç uğramadım. doktor randevusu vardı babamın, doktora görünüp evin yolunu tuttuk. çarşamba ise elektrikler yoktu, son günümü birkaç iş arkadaşımla vakit öldürerek geçirdim. hayırlısını dilemiştim, bence en huzurlu şekilde oldu ve bitti. --- yani seli hesaba katmazsak :))) ---

2017yi burada bitirebileceğimi pek sanmıyordum zaten. kimseyle ortak bir alanda bulunmak istememeye başlamıştım çünkü sıcak değillerdi ve değersizlik hissi o kadar berbat hissettiriyordu ki... çalışmak da istemiyordum bu his yüzünden. iyi ki gittim, iyi ki...

gerisi onların olsun, onlar düşünsün ve bölüşsün. ben bıraktım, ben kurtuldum.

bu kapanış mutlaka yeni bir başlangıç hazırlayacak, çark dönmeye devam ediyor.

iyiliklere, fırsatlara kapım açık... güzellikler dolsun istiyorum hayatıma, çirkin olanları çoktan çıkardım ben. yani hazırım artık!

29 Haziran 2017 Perşembe

belirsizlik

ruhum, duygularım, hayallerim o kadar yorgun ki... hiçbirinin bir çabası kalmadı galiba.

mutlu şeyler yazmak istiyorum, bahsedecek güzel şeyler de var. o kadar kör değilim ama aynı suda kürek çekmekten öyle sıkıldım ki ben. bu su artık beni bir yere götürmüyor sanki. çabalamak da enerji gerektiriyor. yapamıyorum.

iş hayatım dipte...

negatif bir ortamda nasıl bir üretkenlik gösterebilirim ben?
daha kapıdan bile girerken tatlı bir günaydın diyemedikten sonra ne yapmak içimden gelir?
samimi olmayan, rahatsız edici tavırlara ve laflara daha ne kadar tahammül edebilirim?
"iş bulana kadar" diyerek beklemek fazla belirsiz bir süre değil mi?

belirsizlikle mücadele etmek zor. bir başka belirsiz de özel hayatım zaten. umduklarım boş çıktı, boş çıkanları doldurmaya çalıştım, hepsi heba oldu.

çok hassas olmam işi zorlaştırıyor olabilir. sanırım ufak bir çatırdama yetiyor bendeki hevesi öldürmeye.

ve bütün parçalarım dağılmış sanki. en uzakta kalbim duruyor...

27 Mayıs 2017 Cumartesi

*** Strasbourg ve Colmar // özlemeli notlar

çoook şirin bir tatil yaptık arkadaşımla. blogda isim kullanmamaya özen gösteriyorum :)

küçük notlar paylaşacağım bu tatilden.

biz basel'e uçtuk ve havaalanından fransa çıkışına yönelerek 11 numaralı otobüse bindik st. louise garına ulaşmak için. otobüsün içinde ödeme yapabiliyorsunuz, tek kişi 2,5 euro kadar. gardan ise strasbourg için bilet aldık. bileti okutmak gerekiyor olabilir ama gidişte okutmadan bindik biz, kabindeki kadın direkt binebilirsiniz dedi. bu aslında önemli bir ayrıntı, diğer tren seyahatlerimizde hep okuttuk biletimizi geçersiz olmasın diye.

Strasbourg notlarım:

- notre dame katedraline gidin.
- tarte flambe yiyin.
- petite france'a gidin.
- kanal turu yapın, şehri özetleyen güzel bir yolculuk olacaktır.
- alsas müzesine gidin.
- sokak müzisyenlerini dinleyin. mutlaka denk gelirsiniz.

ve sokaklarda kaybolun, biz şahsen yaptık :)

*bulduğumuz bir restoran vardı, ismi La Hache. rezervasyonumuz yoktu ve oturamadık maalesef.
*bir de son günümüzde kahve içmek için Au 5 isimli bir yer görmüştüm. bence denenebilir.

cuma ve cumartesi strasbourg'daydık, pazar gününü colmar'a ayırdık. çok da doğru bir günü seçmişiz.

otelimiz strazburg tren istasyonunun tam karşısındaydı, Le Grand Hotel'de kaldık. colmar'a gidiş dönüş ise yine çok rahattı, gardaki makinelerden saat ve yön seçimimizi yaparak kendimiz aldık biletimizi.

Colmar notlarım:


- şehir içinde gezen turistik trene mutlaka binin, kulaklıkta türkçe dinleme seçeneği olması da şahaneydi!
- saint martin kilisesine gidin. biz kilise korosunu dinledik gizlice girerek :)
- sokak müzisyenlerini yine es geçmeyin, biz the trouble notes grubuna denk geldik. kemancıya aşık olmanın eşiğindeydim.

elimizde bu tatile ait fotoğraflar kaldı geriye. ayrıca birbirimize söz verdik, bir daha gideceğiz... ama bu sefer biraz daha farklı olacak. o detay bizde kalsın ;)

7 Mayıs 2017 Pazar

keep calm canım

1 aydan fazla süredir hazırlıklarını yaptığım geceye çok az kaldı. beklenen gün önümüzdeki cumartesi!!! fazlasıyla heyecanlanmaya başladım ve gerginlik de var, gecenin sunucusu oluverdim(!!!) biliyordum zaten ve yapmak zorunda da hissediyordum kendimi. umarım güzelce kanıtlarım kendimi, beni izlerken şaşırmalarını istiyorum. ürkek, korkak halimi görmeyi bekliyor olacaklar.

bu hafta nasıl geçecek bilmiyorum, ya çok hızlı ya çok yavaş...

bugün evdeydim, liseden arkadaşlarım buluştu ama bir bahane bulup gitmedim. kafam çok dolu gerçekten, sürekli işleri düşünüyorum.

özgeçmişimi güncelledim. uzun zamandır "to do list"imdeydi açıkçası. aferin bana.

iki dizinin ilk bölümlerini izledim; big little lies ve 13 reasons why. birazdan banyo yapıp tv izlerim. sabah başım ağrıyordu, biraz önce yine başladı.

lütfen önümüzdeki hafta güzel/şahane/müthiş/olağanüstü geçsin...... lütfen.

başarılı olmak istiyorum ve ihtiyacım olan şeyler bende var.

23 Nisan 2017 Pazar

23 Nisan neşesi getirin bana

bazen zafer iyinin değil, onu en çok isteyenin olur...

peki ben ne kadar istiyorum? ben ne kadar kendimden veriyor ve kazanmak için çabalıyorum? istediklerim olmadığında üzülmem de yersiz mi o zaman?

zamanı iyi kullanamıyorum, o kesin ama bu rahatlıktan çıkmam beni mutlu edecek mi? bilmiyorum.

18 Nisan 2017 Salı

ekip olamayan ekip

güzel bir tatil oldu, çok ihtiyacım vardı uzaklaşmaya. işte zor zamanlar geçiriyorum. ofiste bana iyi gelen kimse yok gibi şu günlerde. dostluk beklemiyorum ama bu kadar kopuk bir ekip nasıl kenetlenir emin değilim... güven olmadan, samimiyet olmadan, anlayış ve düzen olmadan??!?! nasıl??

işe son derece paspal gidiyorum. yüzümde resmen renk yok, zaten gülümseme de yok. her şey aslında adım adım bu hali aldı galiba ve ben en sonunda çileden çıktım. insanlarla boğuşurken tahammül edemediğim bir noktaya geldim. insanlar bıktırdı beni, çok net.......

geçenlerde eski sorumlum ile telefonda konuştuk. üzerinde durmamamı ve zaten olayların belli bir yöne kendiliğinden akıp gideceğini söyledi. çünkü öyle oluyor, ne kadar çırpınsan ya da zorlasan da. her şeyin hayırlısını diliyorum. şans benimle olsun.


3 Nisan 2017 Pazartesi

hoppidi hoppidi

alaçatı beni bekler. bizim tontişlerle ilk defa 3lü bir tatilimiz olacak kısmetse. hava durumundaki gıcık yağmuru hesaba katmazsak (inşallah güneş hiç gitmez) çooook süper ve dolu dolu geçmesini istiyorum. yiyelim, içelim, gülelim. kendimize belki takı makı da alırız.

yanıma güzel giysiler almam tembihleniyor özellikle :) benimkiler beni biliyor tabii, alırım şimdi kot ve tek renk birkaç kazak. başka da bir şey atmam bavula. süs püs sıfır.

biraz kulak vermem lazım, henüz neler alacağımdan emin değilim ama tontişleri mutlu etmeye çalışacağım :)) sonra söyleniyorlar.

bu arada fi dizisini izledim hafta sonu, ozan güven hayranlığım pek olmasa da role gerçekten uyduğunu düşündüm. serenay zaten göz dolduruyor. diğer 2 kadın karakter ve mehmet günsür de tamam. iyi olmuş ya, neden izlenmesin?


28 Mart 2017 Salı

sadece kendim için.

iyi hissetmeye ihtiyacım var. kırıklarımı toplamam gerekiyor bunun için. kendim toplamalıyım, dışarıdan bir iyilik-yardım-dostluk-sevgi beklemeden yapmam gerek bunu. sadece benim sorumluluğumda mutluluğum.

farkındayım;

ben de çoğu insan gibi önce iyi bir şey olmasını bekliyorum hayatımda, önce olsun ki ardından mutlu olacağım.

halbuki önce ben iyi bir şey yapmalıyım, yaratmalıyım, denemeliyim ki sonra güzel bir şey gerçekten olabilir...