Sayfalar

30 Eylül 2019 Pazartesi

AES #5 | benim mutluluk listem

ağaç evin yeni konusunu çok sevdim!

"hayatınızda sevdiğiniz ve şükrettiğiniz şeyler, sizi gün içerisinde mutlu eden küçük detaylar nelerdir?"

o kadar çok detay var ki, ilk aklıma gelenleri sıralayayım.

- çiçeklerimle konuşmak... anneannem de çiçekleriyle konuşurdu. bunu neden yaptığını sanırım artık biliyorum.
- türk kahvesi içmek... her gün mutlaka içiyorum. tek bağımlılığım galiba.
- güne nefis bir kahvaltı ile başlamak... bal, kaymak, acuka, peynir, sucuk of of offf
- annemi mıncırmak... ev hali öyle tontiş kiii
- ailemle film/yarışma/dizi izlemek... onların bana böyle yakın olması büyük bir hediye. salonu ortak kullandığımız zamanlar da çok keyifli!
- telefonda oyun oynamak... stres atmaya yardımcı olduğu kesin. oyun oynamayan insanları ilginç buluyorum hatta :)))
- astroloji ile ilgili yeni bilgiler edinmek, haritamı incelemek... 2018'de başladığım kurs ile beraber astroloji benim için bir burçtan çok daha öte anlam kazandı.
- twitterda paylaşım yaparak birilerine fikir vermek, yardım etmek... gerçekten bunu önemsiyorum ve geri dönüşler beni çok mutlu ediyor. birine el uzatmış gibi hissediyorum.
- müzik dinlemek... metroda, banyoda, dışarda, her yerde müzik olabilir. dün akşam arnavutköy'de any'e gittik. pazar günü bengü sahne alıyor ve bence çok başarılı. dünden beri şu şarkıya takılı kaldım onun yüzünden --> jabbar / cesaretsizce olmuyor
- seyahat etmek, şirin bir yer/mekan/sokak görmek... keşfetmek müthiş, değil mi?
- yazmak... blogda, sosyal medyada bazen.
- yazın sahilde taş toplamak, deniz kabuğu bulmak...
- sokak kedileriyle arkadaş olmak...
- alışveriş yapmak... bunu sevmeyen kadın yoktur bence. özellikle indirimi yakalamışsam, nasıl mutluyum!!!
- bulutlar... evet, bulutlar... ve gökyüzünün rengi... balkonda oturup bazen sadece izliyorum.

23 Eylül 2019 Pazartesi

AES #4

zor bir hafta sonu oldu benim için. biraz sinir bozukluğu, biraz hayal kırıklığı, biraz gözyaşı filan. insan ne kadar "daha da kimse incitemez beni" diye düşünse de o iş öyle olmuyor maalesef.

neyse, gelelim ağaç evin yeni konusuna;

Özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz? Özgürlük sizin için ne anlam ifade ediyor? Size göre özgür olmanın sınırı nedir?

özgürlük bence kendi arzularını gerçekleştirmek için seçtiğin yola koyulmak, yolda ise hiçbir soyut/somut engelin bulunmaması demek :) bence gerçekten çok, hayal gibi.

uyumlu olmak istediğimiz ya da zorunda bırakıldığımız bir toplum/aile/mahalle/inanç vs. vs. pek çok bağlam var. sorumluluklar var. kendi biricik hayatımızı tamamen kendi kurallarımızla mı çiziyoruz? hayır. yalnız kalmaktan korkuyoruz, eleştirilmek istemiyoruz ya da belki başımıza kötü bir şey gelme riskine karşı yapmak istediklerimizi rafa kaldırıyoruz. özgürlük için bir sınır olmamalı... özgürlük, gökyüzü gibi olmalı...

mesela bir kadınsanız, "kadın" olarak özgür yaşadığınızı düşünüyor musunuz? üstelik "özgür kadın" olmanın bu ülkede tamamen kabul görebileceğine inanıyor musunuz? 

erkek ve kadın eşit mi sorusu geliyor bir de akla... sizce eşit yaşayabilir miyiz? soruyorum sadece.

cumartesi akşamı benden 8 yaş büyükçe bir şahıs bana kadınların "fazla özgürleştiğinden" bahsediyordu, kadın gibi kadın bulmanın zorlaştığını anlatırken. söylesenize nereye kadar özgür olmalıyız kabul görmek ve saygı kazanmak için? ne giymeliyiz, ne konuşmalıyız, ne yaşamalıyız mesela?

ve fazla özgürleştiyseniz eğer, çok dikkat edin... çünkü birileri bundan gerçekten rahatsızlık duyuyor.

20 Eylül 2019 Cuma

AES #3

ağaç evin bu haftaki konusu: yaşadığınız şehrin sevdiğiniz ve sizi oraya bağlayan özellikleri nelerdir? şehrinizde gitmeyi tercih ettiğiniz yerleri, meşhur yemekleri ve bir gün uğrarsak bize önerebileceğiniz aktiviteleri tanıtır mısınız?

33 yıllık yaşamım boyunca tek bir yerde yaşadım: i s t a n b u l

yaşadığım yerin çilesini de, cümbüşünü de seviyorum. belki hareketli bir şehir olduğu için, belki görülecek çok şey olduğu için, belki de alıştığım için...  hayat gerçekten akıyor burada. akışın içinde olmak da insana çoğu şeyi unutturuyor.

açıkçası hayatım avrupa yakasında geçiyor ve en sevdiğim yerler de bu tarafta tabii 😇 yeni mekanlar keşfetmeyi, yemeyi içmeyi, kahve keyfi yapmayı seviyorum. manzaram da varsa, missss...

istanbul, aslında herkesin bildiği istanbul.
heyecanı, bolca vakti ve nakdi olanlar için güzel yer 😁

10 Eylül 2019 Salı

döngüyü kırmak

hayatın içinde bir ritm olmalı... nefes almak ve vermek gibi, çalışmak ve dinlenmek gibi. akışta mısınız yoksa bir çıkmazda mı? döngüyü üzerinde çalışarak kırabiliriz.

ben kendim hakkında bu konuyu düşünmeye ve aksiyon belirlemeye çalışacağım. dileyen kendi koşulları için aynı uygulamayı yapabilir.

o zaman durumu fark etmekle başlıyoruz;

içinde bulunduğun durumu tanımla. (düşünceler/inançlar, fiziksel ve zihinsel koşullar)
işsizim, zamanımın çoğu evde geçiyor.
hareketsiz ve tembel hissediyorum.
çok fazla arkadaşım yok. insanlardan fazla incelik bekliyorum belki?
arkadaşlarımın farklı öncelikleri var.
gelecek kaygım var. kocaman bir bilinmezlik bulutunun içine girmiş gibiyim.
hayattan keyif almıyorum, sadece kendimi oyalıyorum.

bu durumu değiştirecek tercihler neler olurdu? neler değişse hayatın daha iyi olurdu?
yeni insanlar tanımak ve grup aktivitelerine katılmak.
güvenli bölgeden çıkmak.
anı yaşamak, an'da olmak.
bir işe ya da kursa/eğitime başlamak.
hobilerimi geliştirmek ya da en azından kullanmak.
evden çıkmak, yürüyüş yapmak. metroya çok da uzak değilim!
belki daha sonra bir araba almak. bütçemi düşünmem gerekiyor tabii.

peki kendinde değişimi başlatırsan ödülün ne olacaktır?
görünür olacağım.
fiziksel olarak aktif bir yaşama geçeceğim.
becerilerimi kullanacağım.
çevreme daha çok insan alacağım.
kendi seçimlerimi yaşamaya başlayacağım. çünkü bu hayatın içinde gözlemci değil, lider olmak istiyorum artık.

ilk olarak ne yapabilirsin, yani en basit adım ne olur başlaman için? (eylem planını yaz.)
yeni bir kursa yazılacağım. başlayınca size haber edeceğim, söz.
astrolojiye devam edeceğim.
metroya kadar yürüyeceğim mutlaka haftanın 1 günü. taksimetre ücretine gelen zamdan sonra bu kararım çok yerinde oldu :)

- neye ihtiyacın var?
karar vermek, adım atmak. yani başlamak!
- gerekli olur ise, kimden destek alabilirsin?
takipçilerimden, blogumdan :)))
- ne zaman çalışmaya başlıyorsun?
zihinsel olarak hemen şimdi, fiziksel olarak da 16 eylül.

*

yaşam boyu bir döngü bitse başka bir döngü oluşacaktır elbette. bilinçli olarak, güvenli alanımızdan çıkıp varlığımızı ispat etmeliyiz. bir ot gibi yerimizde bekledikçe döngü hep aynı kalacak. aynı insanlar, aynı olaylar, bugünün aynısı ya da çok benzeri bir gelecek........

karar verememek ve oturup bir mucize beklemek aslında geçen gün blogda bahsettiğim pasif dişil enerji ile ilgili. küçük ama faydalı kararlar ile başlayabiliriz. bir süre sonra yeni döngüye alışacak ve bunu kendiliğinden, doğal bir şekilde yapacağız.

hadi başlayalım.

4 Eylül 2019 Çarşamba

ağaç ev sohbetleri #1

Etkinliğin adı: "Ağaç Ev Sohbetleri"
İlk kimden okudum: Deeptone
Hedef: En azından haftanın 1 günü, geniş katılımlı olarak, ortak bir konu üzerine konuşmak.
Yaratıcıları için de buyrunuz birer link:
Böylece her hafta yeni bir konu/soru üzerine düşünüp yazılar yazacağız. Bu konular, herkesin üzerine birkaç kelam edebileceği, gündelik hayattan meseleler olacağı için acayip mutluyum :) Çok güzel bir düşünce gerçekten... ve dileyen herkes bu konu üzerinde kendi blogunda yazısını paylaşabilir. Siz de katılın, çoğalalım!

Soru #1: Televizyon izliyor musunuz? İzliyorsanız veya izlemiyorsanız sebebi nedir?

2 senedir aktif bir düzenim olmadığı için (bkz: işsizlik) televizyon günlük vakit öldürme araçlarımdan biri haline geldi. Gün içinde digitürk kanallarındaki yabancı filmlere veya türk filmlerine göz gezdiriyorum. İmdb sayfasında yorumlarını/puanlarını beğendiğim ve seveceğimi düşündüğüm filmleri mutlaka izliyorum. Mesela Kindergarten Cop, American Beauty ve My One and Only son izlediklerimden...

Kışın izlediğim diziler de var. Kuzgun gibi...
Netflix açıp laptoptan izlediklerim de... ama bunu dahil edemiyorum televizyon konusuna :)

Bizimkiler çalışıyorken evde ses olmasını istiyorum, bu da duygusal sebeplerinden. Youtube açık değilse televizyonun sesi açık kalıyor. İzlemek veya izlememek de o sıra çok mühim değil. Şu anda da televizyon açık. 

Bir süre önceleri her gün TLC izlerdim. En çok kayıp hikayelerini takip etmek hoşuma gidiyordu. Kayıp vakalarındaki gerçek olayları, kişileri anlatan bir programdı. Bu tarz gizemli konular her zaman ilgimi çekiyor. Hatta tahmin edersiniz ki filmlerin içinde de bu tür gizemi veya gerilimi seviyorum.

Belki yalnızlık çoğaltıyordur televizyona olan ihtiyacı. Mesela babaannem İzmir'de yaşıyordu tek başına ve inatla İstanbul'a yerleşmemişti hayattayken. Eskiler bağımlısıdır genelde televizyonun, o da izlerdi çok. Ekrandaki Esra Erol'a el sallamışlığı bile var, televizyondakiler artık hayatının bir parçası olmuştu belki de. Nur içinde yatsın...

3 Eylül 2019 Salı

eril enerji & dişil enerji

geçen ay eril ve dişil enerji ile ilgili bir atölyeye katıldım, benim için çok besleyici ve keyifli bir gündü. bir süredir kafamı meşgul eden sorulara yanıt buldum. kendimle ilgili daha çok fikrim oldu. aslında en sağlıklı durumda bu enerjilerin homojen bir bütün halinde, dengede olması gerekiyor. aşırılıklar doğrudan hayatımıza etki ediyor.

örneğin; "harekete geçmek" eril enerjiyi açığa çıkarıyorken bunun fazlası yani aşırısı gerginliğe ve strese neden oluyor. sürekli aklınızdan birtakım işler, sorumluluklar mı geçiyor? bir şeyler kaçırmamak için durmaksızın koşuşturuyor musunuz? her şeyi aynı anda idare etmeye, başarmaya mı çalışıyorsunuz?

o zaman fazlasıyla eril enerji çalıştırıyorsunuz ve biraz ara vermeye, dinlenmeye, meditasyon yapmaya, yumuşamaya ihtiyacınız var.

veya örneğin; dinginlik, sakinlik, iç gözlem yaparak dişil enerjiyi açığa çıkarıyorken bunun fazlası size kendinizi depresyonda hissettirebilir. aşırıya kaçtıkça kurban psikolojisine girebilirsiniz. bu yüzden belki hayatınızda pek çok işi erteler, eylemden kaçmaya başlarsınız. (aaah ah...)

o zaman da dişil enerjiyi abartıp pasif hale geçtiniz demektir. güvenli bölgeden çıkmaya çalışın, bilinçli olarak risk alın. bir süre sonra zaten bu yeni alan da sizin güven bölgenize dahil olacak çünkü alışacaksınız. benim anadolu yakasına alıştığım gibi :p

başka ne iyi gelir? yürüyüş, düzenli olarak hareketli bir spor yapmak, ev işlerine hatta temizliğe girişmek... bomboş durmak yok yani, sakin/dingin fakat aktif olmak gerekiyor.

hangi tarafa aşırı yüklendiyseniz bunu fark edin ve çalışmaya başlayın. dengeye gelene kadar sürdürmeniz önemli. her an bu enerjiler arasında kayma olsa bile durum sonrasında merkeze geri gelmeyi hatırlamalıyız yoksa bir sonraki olay yine oradan ve o yönde devam eder.

mesela baskın eril enerji kullanan bir patronunuz olabilir ve bir olay karşısında onu kışkırtmamak için bir miktar geri durabilirsiniz. ancak siz bunun sınırını ayarlamazsanız onun daha fazla yüklenmesini sağlarsınız çünkü herkes müsait bulduğu alana yerleşir... ;) ilişkileriniz üzerinden de düşünün, anlayacaksınız.